Category Archive slider

LGS’de başarılı olmak mı istiyorsunuz ?

LGS için geri sayım başladı. Bu sınavda sizleri başarıya götürecek 10 adımdan bahsedeceğiz.

ZOR SORULARLA ZAMAN ÖLDÜRMEYİN

1- Sınava girmeden önce LGS’nin içeriğindeki derslerle ilgili ön yargılarınızı tamamen bırakmanız gerekiyor. Sorular zor mu kolay mı yada çok mu zor olacak gibi olumsuz önyargılardan tamamen kurtulmanız gerekiyor.

 

2- Zorlandığınız sorular olacaktır mutlaka. Zorlandığınız soruların başına bir yıldız koyup daha fazla dikkatiniz dağılmadan diğer soruya geçmeniz gerekiyor. İlk etabı bitirdiğinizde geriye dönüp işaretlediğiniz soruya zaman harcayarak onu çözebilirsiniz.

3- Bazen şıklardan giderek doğru cevabı aramaya çalışın. Test tekniğinin en somut faydalarından birisi budur. Cevap mutlaka o dört şıktan biridir.

4- İşlem gerektiren her soruyu çizin karalayın içinizden ne geliyorsa yapın ama dikkat etmeniz gereken en önemli nokta optik cevap formunuz olsun ve o formda sadece kimlik ve cevap şıklarını doldurmayı unutmayın.

KODLAMA HATASI YAPMAYIN

5- Arada bir zamanı kontrol etmeniz gerekiyor. Soru ve cevaplandırma hızlarınızı iyi bir şekilde ayarlamanız gerekiyor. Sürekli saate bakarak zamanınızı boşa harcamayın

 

6- Sınava iyi bir şekilde konsantre olmanız gerekiyor. Bunun için dikkatinizi dağıtacak her şeyden uzak olmanız gerekiyor. Giyindiğiniz elbiseler dahi buna önemle dikkat edin rahat olsun ki sınav anında sizleri zor durumda bırakmasın.

 

7- Sınavdaki soruların yanıtlarını kodlama yaparken çok dikkat etmeniz ve yavaşça yapmanız gerekiyor. Çünkü yapılan bir hata sınavınız yanmasına sebebiyet olacaktır.

8- Yanlış cevaplar bu kez doğru cevaplarınızı etkileyecek. Bu nedenle cevabından emin olmadığınız şıklarını eleyemediğiniz hiçbir soruya cevap vermeyin. Ancak şıkları ikiye düşürmüşseniz, “ya şudur ya da o değilse budur” diyebileceğiniz soru varsa ona mutlaka bir cevap verin ve o aklınıza gelen ilk cevap olsun.

 

9- İki sınav arasındaki boş zaman dilimini, sınavda çıkan soru ve konuları tartışarak geçirmeyin. Sınav ve sorular dışında farklı konularda arkadaşlarınızla sohbet ederek değerlendirin. Küçük şeyler atıştırabilirsiniz, okul bahçesinde, açık havada bu zamanı geçirebilirsiniz.

10- Sınav anında sonucuyla; ailenizin, öğretmenlerinizin, arkadaşlarınızın ve çevrenizin sizden beklentileriyle ilgili duygu ve düşüncelerden uzak durmaya özen gösterin.

İngilizce Öğrenmek İsteyenler için altın kurallar

İngilizce öğrenmek isteyenlerin bilmesi gereken 5 kural

1-Yaşayarak öğrenme ;

Çoğu kişinin bildiği üzere bir dili yaşayarak onu günlük hayatın içerisine sokarak öğrenmek en kolay yoldur. Bunun için herhangi bir şehirde yaşamaya gitmek yerine gelişen teknoloji sayesinde bir çok uygulamada yabancı birileriyle günlük sohbet edebilir yabancı diziler izleyebilir bu şekilde İngilizceyi yaşayarak öğrenebilirsiniz.

2- Az kelime çok anlam ;

Türkçemizde bir çok şeyin karşılığını birden fazla kelimeyle ifade edilirken İngilizce de ise tam tersi daha az kelimeyle bir şeyleri ifade edebilirsiniz. Bunu söylememin sebebi şu insanlar İngilizce o kadar çok kelimeyi nasıl ezberleyeceğim diye düşünüyor bundan korkmanıza gerek yok

3-Kendi kurallarınızı belirleyin :

İngilizce öğrenirken gramerin baskısı sizi kendinizden hem soğutacak hem de İngilizceye olan ilgi azalacaktır. İlk başlarda günlük yaşamda kullanmanız gereken kalıpları pratiğe döküp öğrenirseniz kendi kurallarınız şekillenecek ve daha kolay öğreneceksiniz.

4-Fark etmeden zaten öğreniyoruz :

Hayatımızın her anında var olan İngilizceyi hem görüyoruz hem öğreniyoruz. Açılan kafenin ismi sosyal medyadaki özlü sözlerden tutun bir çok yapım dahi İngilizce adlarıyla anılıyor artık.

Yani bir aslında İngilizceyi yaşıyoruz ama farkında değiliz.

5- İngilizceyi benimseyin :

Telefonunuzun dilinden tutun kullandığınız bütün teknolojik platformları İngilizceye çevirin ve artık İngilizceyi benimseyin ne kadar çok hayatın bir parçası haline getirirseniz İngilizceyi öğrenmeniz bir o kadar kolaylaşır.

İngilizce Hakkında Hiç Duymadığınız 30 İlginç Bilgi

2016 yılı verilerine göre dünyada 400 milyon insanın birinci dil olarak, 1,1 milyar insanınsa ikinci dili olarak İngilizce konuştuğunu biliyor muydunuz? Dünya çapında en yaygın konuşulan dil olan İngilizce sadece İngilizlere ait bir dil olmayıp evrenseldir. 67 ülkenin resmi dili olup dünyada her 4 kişiden biri İngilizce bilmektedir.

 

İngilizce son derece popüler bir dil olduğu kadar büyüleyici bir dildir. Aynı zamanda hem ilginç hem de komik bazı özellikleri ile yapısındaki bazı tuhaflıkları gözler önüne sererek İngilizce öğrenenleri şaşırtmaya her daim devam etmektedir.

 

İngilizce öğrenme sürecinde sadece konuşma ve gramere odaklanmayıp bu dilin eğlenceli taraflarını da keşfederek öğrenmeyi çok daha keyifli hale getirebilirsiniz.

İngilizce aslında kuzey batı Almanya ve Hollanda kökenlidir .

 

“Long time no see-Uzun zamandır görüşemedik” ifadesinin Yerli Amerikan ve Çincede gramer olarak doğru olmadığına inanılmaktadır. Chat sitelerinde, oyun ve facebook gibi sitelerde kullanılmakta olup “I haven’t seen you for a long time” cümlesinin kısaltılmış halidir. Konuşma dilinde kısaca long time no see denilir.

 

“Go-Git” kelimesi İngilizcede gramer olarak doğru olan en kısa cümledir. Yani İngilizcede kurabileceğiniz en kısa cümle “go” dur.

 

İngilizce “butterfly-Kelebek” kelimesinin orijinali “flutterby” dir.

 

İngilizceye her yıl 4.000 yeni kelime girmektedir.

 

İngilizcede en fazla kullanılan iki sözcük “I-You” yani ben ve sen dir.

 

İngilizcede en fazla kullanılan harf “e” harfi olup tüm İngilizce dilinde kullanımı %11 civarıdır. Bu da kullanılan kelimeler içerisinde her 8 harften birinin e harfi olduğunu gösteriyor.

 

“oh ve happy” kelimeleri gibi mutluluk ifade eden kelimeler “sad” yani mutsuz kelimesine göre 3 kat daha fazla kullanılır. Bu demek oluyor ki İngilizce dünyadaki en mutlu dillerden biri.

 

Dünya üzerinde her 4 kişiden biri İngilizce konuşmaktadır.

 

Amerika’nın resmi dili İngilizcedir diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü Amerika’nın bir resmi dili yok. 310 milyon nüfusa sahip olan Amerika nüfusunun sadece 22 milyonu gerçek Amerikalı olup geri kalan nüfusu karmadır. Amerika’da 49 ülke olduğu düşünülürse gerçek Amerikalı nüfusunun bu denli az olması çok normal.

 

Fransa, İspanya ve Almanya gibi kendi dilini kontrol etme yükümlülüğü olmayan İngilizce, herhangi bir kontrol mekanizması olmayan tek büyük dildir. Dünyanın her bölgesinden etkilenen İngilizceye başka dillerden birçok kelime girmiştir. Türkçeden bile yogurt, airan, bairam, baklava, pasha, kebab, sish kebab, sherbet, effendi ve janziary gibi kelimeler İngilizceye geçmiştir.

 

İngilizcede en çok kullanılan sıfat “good-iyi” dir.

 

En çok kullanılan isim “time-zaman” dır.

 

“Set” kelimesi İngilizcede en fazla anlamı olan kelimedir. Koymak, tayin etmek, tespit etmek, saptamak, birine bir görev vermek, saati ayarlamak, sofrayı kurmak, kırık bir kemiğin uçlarını yerine koymak kaynatmak, -e yol açmak, jöle kıvamına getirmek, koyulaştırmak, rengi sabitlemek, kuluçkaya oturtmak, gökcismi batmak, matbaa harflerini dizmek, ıslak saçı bir şekle sokmak, kıymetli bir yüzüğü veya bir taşı takmak, oturtmak, meyvenin tohum vermesi oluşup gelişmesi, takım, küme, grup, topluluk, duruş oturuş. Set kelimesinin anlamı ile ilgili listemiz bu kadar değil daha uzayıp gidiyor.

 

“Month-Ay, Orange-Portakal, Silver-Gümüş ve Purple-Mor” kelimeleri hiçbir kelime ile kafiye bakımından uyumlu kullanılamaz. Yani diğer kelimelerle kafiyeli değillerdir.

 

İngilizcede çok sayıda çelişkili anlamlar içeren kelime bulunur. Mesela bunlardan biri aught. Hep veya hiç anlamında kullanılmakta olup iki zıt anlama sahiptir

 

Buckle: Bağlanmak veya kopmak

 

Cleave: Yapıştırmak veya ayırmak

 

Continue: Devam etmek ya da eylemi askıya almak

 

Custom: Yaygın veya özel muamele

 

Dike: Duvar veya hendek (Seli önlemek için)

 

Fast: Hızlı veya istikrarlı

 

Fine: Mükemmel, kabul edilebilir veya yeterince iyi

 

Grade: yatay veya dikey eğitim

 

Hold up: Desteklemek veya engel olmak

 

Left: Kalan veya ayrılan

 

Model: Örnek veya kopya

 

Off: Devre dışı veya etkinleştirilmiş

 

Presently: Şimdi veya yakında

 

Quantum: Önemli oranda büyük veya küçük

 

Rent: Satın almak veya satmak

 

Skin: Örtmek veya kaldırmak

 

Unbending: Sert veya rahatlatıcı

 

Wind up: Bitirmek veya başlatmak için

 

Dünyada bilgisayarlarda depolanan bilgilerin %80’inden fazlası İngilizcedir.

 

İngilizce konuşurken zaman kazanmak için kullanılan kelimeler anlamsız olup sık kullanmaktan kaçınmak gerekir.

 

İngilizce dünya üzerinde 67 ülkenin resmi dilidir.

 

İngilizce metinlerin %90’ı sadece 1000 kelimeden oluşur.

 

Amerika’da 24 farklı İngilizce lehçesi vardır.

İngilizce Öğrenmek için 5 önemli neden

Bu Dili Öğrenmek için 5 Önemli Neden

  1. İngilizce Yeni Kariyer Fırsatları Açar

İlk ve en önemlisi, İngilizce öğrenmenin sana daha fazla kariyer fırsatını yönelme ve bunları değerlendirmende yardımcı olacak olmasıdır. Günümüzde istihdam pazarı globalleşmiştir ve İngilizcenin önemi de artmıştır—birçok şirket dünyanın her yanındaki ortakları ve müşterileri ile iletişim kurabilen çalışanlara ihtiyaç duyar. Bu da genellikle İngilizce konuşan çalışanlar bulmaları anlamına gelir.

İş mi arıyorsun? Kurum içinde terfi almak mı istiyorsun? Yoksa sadece mesleki seçeneklerini açık mı tutmak istiyorsun? İngilizce öğrenmek, bütün bu hedeflere giden yolsa önemli bir adımdır.

Global istihdam pazarı iki dil konuşanlar için yeni pozisyonlar dahi yarattı. İngilizce öğrenerek bir mütercim tercüman, bir dil öğretmeni ya da global bir şirket için bir İngilizce pazarlama profesyoneli olabilirsin.

Hangi kariyerde ilerlemeye karar verdiğin fark etmeksizin, İngilizce öğrenmek değerli bir beceridir. Daha iyi ve gözde bir çalışan haline gelmenin yanı sıra daha eğitimli bir kişi haline de gelmene yardımcı olur.

  1. İngilizce Testleri Bir Okula Kayıt Olmanı sağlayabilir

Eğer TOEFL (Yabancı Dil Olarak İngilizce Sınavı) gibi testleri geçmene yetecek kadar İngilizce öğrenirsen dünyanın her yerindeki İngilizce eğitim veren bir okula kabul edilebilirsin. Böylece İngilizcenin önemi eğitim alanında da karşımıza çıkar.

Eğer İngilizce konuşulan bir ülkeye yerleşmek ya da bu gibi bir yerde çalışmak istiyorsan bu harika bir haber—buraya öğrenci vizesiyle gidebilirsin. Ya da sadece yurt dışında birkaç ders almak istiyor olabilirsin. Başarılı bir İngilizce test sonucu, kolejler ve üniversitelere senin hazır olduğunu gösterecektir.

Yukarıda belirttiğimiz üzere TOEFL günümüzde en yaygın İngilizce yeterlik sınavlarından biridir. Diğerleri arasında ise IELTS (Uluslararası İngilizce Dil Test Sistemi) ve Cambridge sınavları sayılabilir. Bazı kolejler ya da dil merkezleri bu sınavlara hazırlık için programlar dahi sunuyor.

Belirli bir amaçla sınava girmen gerekmiyor olsa ya da zaten üniversiteden mezun olmuş olsan dahi bir İngilizce sınavına hazırlanmak dil becerilerini geliştirmende sana yardımcı olabilir. Sana İngilizce iletişim kurmak için gerekli temel becerileri öğretecektir ve bu testi geçersen bu, İngilizce bilginin oldukça güçlü olduğu anlamına gelmektedir.

  1. İngilizce İnternette En Sık Kullanılan Dildir

İngilizce, yaklaşık 1 milyar kullanıcının bu dilde mesajlaşması ve sohbet etmesi ile internette en sık kullanılan dildir. Eğer İngilizce anlayabiliyor ve okuyabiliyorsan internette çok daha fazla kaynağa erişebilir ve bunların keyfini çıkartabilirsin.

Online haber yazıları okuyabilirsin. Bir İngilizce videoya yorum yapabilirsin. İngilizce konuşan ünlülerin attığı Tweet’leri anlayabilirsin. Bir forumdaki tartışmalara katılabilirsin. Olanaklar sonsuzdur!

Elbette interneti zaman geçirmek ve eğlenmek için kullanıyorsan bu faydalı olacaktır. Ancak pek çok insan ve işletmenin araştırmalar yapması, ürünlerini pazarlamaları veya bağlantılarıyla internet üzerinden iletişim kurmaları gerekir—İngilizce başarınız için son derece önemli olacaktır.

E-posta da günümüzde dünyanın her yerinden insan ile konuşmanın son derece yaygın bir yoludur. E-posta, birçok firmanın müşterileri ve diğer işletmelerle iletişim kurmakta kullandıkları başlıca yöntemdir. İngilizce e-posta yazmak ya da diğer yazışmaları gerçekleştirmek işverenler için başka bir önemli noktadır.

Eğlence ya da iş amaçlı olması fark etmeksizin İngilizce anlayabiliyorsan internette daha fazla kişiyle iletişim kurabilir ve daha fazla içerik kullanabilirsin.

  1. İngilizce Hayatını Daha Eğlenceli Hale Getirir

Kitaplığın için daha fazla kitap mı almak istiyorsun? Film gecesi için daha fazla seçenek mi istiyorsun? İngilizce öğrenmek önünde yepyeni bir eğlence dünyasının kapılarını aralayacak. Çevrilmiş metinlere ihtiyacın kalmayacak—orijinallerinin keyfini çıkaracaksın.

İngilizce anlayabilmek, gişe başarısı sağlayan modern Hollywood filmleri (“blockbusters”) ve farklı dönemlerden klasik filmlerin tadını çıkarabileceğin anlamına geliyor. Eğer İngilizce filmleri nereden izleyeceğini bilmiyorsan, Netflix or Amazon Prime Video gibi online yayın hizmetlerine—ayrıca Crackle ve Tubi TV gibi ücretsiz hizmetlere—bir göz at.

Öğrenirken daha da fazla eğlenmek mi istiyorsun? FluentU tam sana göre. FluentU, dil öğrenme deneyimlerine dönüştürülmüş gerçek İngilizce videolar sunmaktadır (filmlerden bölümler ve fragmanlar, komik YouTube videoları, haberler, vb.). Her videoda interaktif altyazılar bulunur—bilmediğin bir sözcüğe tıkla ve bu sözcüğün tanımı ve telaffuzu önüne gelsin.

FluentU aynı zamanda öğrendiklerini hatırlamana yardımcı olmak için bu videolardan bilgi kartları ve egzersizler de oluşturmuştur. Aktif bir şekilde dil becerilerini geliştirirken özgün İngilizce kültürünü keşfetmenin harika bir yoludur. En iyisi ise iOS ve Android uygulamaları ile istediğin her zaman çalışabilecek olman.

Elbette, İngilizce öğrenmek diğer eğlence türlerini de daha erişilebilir hale getirecektir. Ayrıca “Harry Potter,” “Twilight,” “The Hunger Games”, vb. popüler kitapları orijinal dilinde okuyabileceksin. Bütün bunlara ek olarak, en meşhur popüler kültür ikonları İngiliz klasiklerinden gelmektedir. Bu kitapları okuyabilirsen, İngilizce konuşulan dünyanın kültürünü daha iyi anlayabilirsin. (Meşhur Sherlock Holmes karakteri aslında 1800’lerde İngilizce olarak yazılmış bir kitap dizisinden geliyor!)

Eğer ücretsiz olarak İngilizce kitaplar okumak istersen aşağıda bazı seçenekler bulacaksın. Yerel kütüphaneyi ziyaret et. İngilizce konuşulan bir yerde yaşamıyor olsan dahi, kütüphanelerde İngilizce ya da yabancı dil bölümü bulunması yüksek bir olasılıktır. Kindle ya da Nook gibi e-kitap hizmetleri de çok sayıda ücretsiz indirme fırsatı sunar. Ücretsiz İngilizce kitap seçenekleri arasında ilgini çeken bir kitap olup olmadığını görmek için bu devasa koleksiyonlarda gezin.

  1. İngilizce Öğrenmek Daha Zeki Olmanı Sağlayabilir

Tüm bu faydalarının üstüne, İngilizce gibi yeni bir dil öğrenmek beyninin yeni bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Gerçekten!

Araştırmalar göstermiştir ki yeni bir dil öğrenmek beyninin yapısını değiştirir (endişelenme, iyi yönde değiştirir). Beyninin hafızadan, bilinçli düşünceden ve daha fazlasından sorumlu kısımlarını etkiler. Kısacası, yeni bir dil öğrenmek, düşünme şeklini geliştirerek beynini güçlendirir ve çok yönlü olmasını sağlar.

Araştırmaların diğer bulgularına göre iki dil konuşabilmek beynin ilerleyen yaşlarda daha güçlü ve sağlıklı olmasını sağlayabilir ve hafıza, konsantrasyon ve diğer becerilerde yardımcı olur. Bu aynı zamanda sana standartlaştırılmış sınavlarda da yardımcı olabilir (TOEFL için harika olurdu!) ve daha yaratıcı olmanı sağlar.

İngilizce öğrenirsen bir kitabı İngilizce okuyabilir, derslerini İngilizce alabilir veya diğer birçok şeyi yapabilirsin. Bu senin için birçok farklı deneyimin kapılarını açacak, yeni şeyler öğrenmene yardımcı olacak ve daha zeki hissetmeni sağlayacaktır.

İngilizcenin önemi artık apaçık ortada olduğuna göre neden hala bekliyorsun? Çekinme! İngilizce öğrenmeye ne kadar erken başlarsan, bu avantajlardan faydalanmaya da o kadar çabuk başlarsın.

Hızlı Okumayı Geliştirme

Çoğu kişi gerçek anlamda okumayı bilmediklerinden yavaş okumaktadırlar. Okuma becerisine iş gördürmeyi öğrenmemişlerdir. Okumaya iletişim açısından baktığımızda bunu daha iyi açıklayabiliriz.

İnsanlar arasında bilgi, duygu, düşünce alışverişini sağlayan iletişim, kaynak, mesaj, kanal ve alıcı gibi ögelerden oluşur. Yazıya geçmeden önce sözlü iletişim insanlar arasında tek bilgi aktarma yolu idi. Bir insanın ses telleri çeşitli sesler yaymakta ve bu sesler kanal aracılığı ile alıcının kulağına gelmekte ve alıcının bu sesleri yorumlamasıyla işitme gerçekleşmektedir.

Yazı bulunduktan sonra önce resimler yolu ile (Hiyeroglif) iletişim kuruldu. Sonra harflere geçildi. Ortaçağda sözcükler parşömen üzerine yazılırdı. Daha sonra kâğıda yazıldı ve yazı gelişti. Sonra yazılanların okunmasına geçildi. Okuma önceleri yüksek sesle yapılıyordu. Özellikle ortaçağda sesli okuma yaygındı. O yıllarda sesli okuma hızı hemen hemen sözlü iletişim hızına eşitti.

Sesli okuma hızı aynı zamanda kitabın basım, şekil, puntosu ile yazarın dil özelliklerine bağlıydı. Zamanla göz, ses telleri ve kulak döngüsünün okuma hızını düşürdüğü fark edildi. Sessiz okumaya geçilmesinin gerekliliği kabul edildi. Ancak tam olarak sessiz okumaya birden geçilemedi. Ses çıkarmadan fakat dil, dudak ve gırtlağı hareket ettirerek yani içinden sesli okuyarak yarı sesli okuma yapılmaya başlandı.

Ancak yarısı sesli okumada da ses dalgaları işin içine girdiği için sözcük okuması yapılmakta ve hızla ilerlenememekte ve sonuçta bilgiler beyne bütün olarak ve hızlı bir şekilde aktarılamamaktadır. Bu nedenle artık bu okumada önemini yitirmiş, yerini gözle sessiz okuma almıştır. Gerçek anlamda okuma gözle sessiz okumadır.

Gözle yapılan sessiz okumada bilgiler başka kanallar devreye girmeden doğrudan beyne gönderilir. Gözle sessiz okumada okuyucu belirli sözcük gruplarını, cümleyi ya da paragrafları bütün hâlinde daha kolaylıkla algılayabilmektedir. Bir metnin sesli okunması sessiz okumaya göre dört beş kez daha fazla zaman almakta, bu yüzden yüksük sesle ve içinden sesli okuma hızı ve kavramayı geriletmektedir.

Aktif Görme Alanını Tespit Alıştırmaları

Aktif Görme Alanınızı geliştirmeden önce sahip olduğunuz görme alanınızın genişliğini ve yüksekliğini değerlendirmelisiniz. Bu değerlendirmeyi size verdiğimiz alıştırmalardan yararlanarak yapabilirsiniz. Bu alıştırmaları anlatımlar bölümünde inceleyebilirsiniz.

Aktif Görme Alanını Geliştirme Alıştırmaları

Aktif Görme Alanınızı tespit ettikten sonra alıştırmalarla geliştirmelisiniz. Eğer dakikada 150 sözcük okuyabiliyorsanız, her satır için ortalama 25 göz hareketi yapıyorsunuz demektir ki bu da algılamanızın düşmesine yol açabilir. Çünkü daha önce de sözünü ettiğimiz gibi yavaş bir okuyucu, gözünün ileri geri yaptığı hareketlerle iç iç içe elipsler çizmektedir. Her sözcük üzerinde fazla zaman harcamaktadır. Bu da okuma hızını ve kavramayı aynı oranda engellemektedir.

Bu bölüm altında verilen çalışmalarla görme alanınızı çok daha fazla geliştirebilirsek, sözcük sözcük okuma alışkanlığınızdan vazgeçebilecek, gözünüz bir bakışta daha fazla sözcük grubunu okuyabilir duruma gelecektir.

– Göz Kazlarını Geliştirme Çalışmaları: Bu bölümde göz kaslarınızı geliştirebilmeniz için uygulayabileceğiniz alıştırmalar verilmiştir. Bu alıştırmaları anlatımlar bölümünde inceleyebilirsiniz.

– Göze Ritm Kazandırma Alıştırmaları: Etkili ve hızlı okumanın önemli yöntemlerinden biri de okuma eyleminde gözlerin yapmış olduğu saptamaların (fiksasyon) belirli bir ritm izlemesidir. Edinilmiş bir ritm, etken görme alanlarını en verimli biçimde kullanmanızı sağlayacak ve alınan bilgileri bellekte depolama alışkanlığını kazandıracaktır.

Ritmle okumayı geliştirmenin bir yolu satırları kalp atışlarınızla ya da bir metronomla izlemenizdir. Parmağınız ya da bir kalemle her kalp atışınızda bir satırı izleyin. Metronom kullanarak belirli bir ritmle hızınızı arttırın. Bu çalışmaları doğal bir ritm kazanana kadar yapın.

Bu çalışmaları yaparken düzgün yaparken düzgün nefes alın, verin. Ritimli çalışırken nefesinizin düzgün olması önemlidir. Bu konsantrasyonunuzun daha yoğun olmasını da sağlar. Çünkü beyne düzgün oksijen gider.

Bu uygulamalarınızı farklı yazılarda denemelisiniz. Örneğin, söyleşi, makale, öykü, anı, roman, şiir gibi. Her yazıyı amacınıza uygun seçtiğiniz ritmle okuyunuz.

Hızlı Okuma ve Kavramayı Nasıl Arttırabiliriz?

Etkili okumada hız ve kavramanın birlikte ilerlemesi önemliydi. Bunun için aktif görme alanınızı geliştirme ve belirli bir ritm kazandırılması yönünde alıştırmalar yaptınız. Şimdi hız ve kavramanın birlikte ilerlemelerine yardımcı olacak diğer bazı teknikleri öğrenelim ve uygulayalım.

Sözün Dağarcığını Zenginleştirmek: Sözcük dağarcığı yetersizliğinin kavramayı ve okuma hızını azaltıcı etkisi vardır. Sözcük dağarcığımızda bulunmayan sözcüklerin olduğu metinleri okurken, büyük güçlük çekeriz. Alışılmamış, hiç rastlamadığımız sözcüklerin çoğunlukta olduğu metinlerde iyi bir okuma hızına erişmemiz mümkün olmadığı gibi anlamamız da güçleşir. Öte yandan birbirine çok benzeyen sözcüklerin karıştırılması da cümleyi anlamamızı engeller. Konsantrasyonumuzun bozulmasına ve geri dönüşlere neden olur Zaman zaman bu engeller nedeniyle istediğimiz hedeflere ulaşamayabiliriz.

Sözcükleri Biçimleri ile Kavramak: Sözcükler sadece uzunluklarına ilişkin yapısal karmaşıklıkları bakımından değil, aynı zamanda anlam ve kullanma sıklığı bakımından da farklılıklar gösterirler. Yapısal farklılıklarını ele alacak olursak bazı sözcüklerde iki harf vardır. Bazılarında birçok harf bulunur. Bazı sözcüklerde harfler aynı boyda, bazıları yukarı aşağı uzantılara sahiptir. Bazıları birbirine çok benzer. Öte yandan harflerin yazılış şeklinin tanınması da zor olabilir. Bir harf kümesi bizim için günlük anlamı içeren bir bütünlük içinde harflerden oluşmakta ise, bu kümeyi bütün olarak daha kolay anlarız. Ancak başka bir harf kümesi günlük kullanımında biçimi bize anlamlı gelmiyorsa, harfleri tek tek ayırarak anlamaya çalışırız. Bu bizim hem hızla ilerlememizi, hem de kavramamızı güçleştirir.

Tahmin edebileceğiniz gibi en kolay okunan metinler “aralıklı ve okunaklı” paragraflardan oluşmuş olanlardır. Çünkü harf kümeleri bize anlamlı gelmektedir.

hızlı okumayı geliştirmeEskiden sözcükler, anlamını gösteren resimlerle öğretilirdi. Örneğin gözü ifade etmek için göz resmi, ağız için ağız resmi yapmak gibi. Böylece yazıdaki sözcükler bir resim olgusu içinde algılanırdı. Şimdi de okuma eğitimimizde “tümdengelim” sistemi ile yapılmak istenen de aynı ilkeye dayanmaktadır.

Oysa eski okuma sistemimizde, ilk okumaya başlayan çocuk kendisi için hiçbir şey ifade etmeyen alfabeyi önce ezberler, sonra da harflerin birbirleriyle yan yana gelerek çıkardığı sesi, heceleri birbirine katarak anlamı olan sözcüğü okumayı öğreniyordu. Şimdi ise çocuklara anlamını çok iyi bildikleri varlıkları ifade eden sözcüklerden oluşan 2-3 cümle şekil olarak tanıtılmakta, sonra sözcükleri ayrı ayrı başka cümleler içinde ayırt ettirmeye çalışılmaktadır. Bu sistemle çocuklar okumayı çok daha çabuk öğrenebilmektedir.

Çünkü çocuklar sözcüklerin varlıklarını resim gibi, şekil gibi biçimleri aracılığı ile anlamlarını kavramakta, böylece hecelere takılmadan daha hızlı okuyabilmektedir. Bu sistemle sözcüğün biçimine öylesine alışırız ki giderek sözcüğün anlatmak istediği nesneyi görür gibi oluruz. Örneğin gözlerimiz “zarf” sözcüğünü okurken aklımızda o anda zarfın şekli belirir. En son harf olan “f” ortadan kalksaydı gözümüz “zar” sözcüğünü okurdu. Bu kez aklımıza zar sözcüğünün anlamını ifade eden şekil / şekiller gelirdi.

Bir sözcüğün alışılmış biçimi bozulmuş ve harfler yer değiştirmişse onu okurken aklımızda hiçbir nesne canlanmaz. “Keçiç”, “rümök” örneğinde görüldüğü gibi bu sözcükler tersinden yazıldığından bizim için bir anlam ifade etmez. Bu sözcüklerin anlamlarının ne olduğunu bilebilmemiz için iyici düşünmemiz gerekir. Oysa onlar “çiçek” ve “kömür” sözcüklerinin ters yazılışıdır. Sonuç olarak yazılı sözcüklerin alışılmış biçimleri ne olduklarını, hangi anlamı taşıdıklarını anlamamıza yardım etmektedir. Aynı zamanda bu durum sözcüklerin daha hızlı okunabilmesini de kolaylaştırmaktadır.

Sözcükleri bir şekil olarak algılamaya alışan göz aynı zamanda sözcükteki küçük ayrıntıları da yakalamayı öğrenir. “sel” ve “tel” sözcüklerini sözgelimi karşılaştıralım. Bu iki sözcük arasındaki tek fark baştaki “s” ve “t” harfleridir. Gözlerimiz bu denli küçük farklılıkları görmekte ve dikkat etmektedir. Ancak, aklın bir an dalgınlığı veya bakarken yapılan küçük bir dikkatsizlik iki sözcük arasındaki bu ayırımı fark etmeyi engelleyebilir. Böyle bir durumda cümlenin anlamı bozulmaktadır. Bunun sonucu olarak okuyucu tekrar başa dönmekte ve dikkatini dağıtmak zorunda kalmaktadır. Ayrıca benzer sözcüklerdeki ayrıntıları fark etmekte güçlük çekildiği gibi herkesin günlük yaşamında kullanmadığı bazı sözcükleri okumada da güçlük çekilmektedir. Hızlı okuyabilmek için birbirine benzeyen bu tür sözcükleri karıştırmamak ve bunu önleyen alıştırmalar yapmak gerekmektedir.

Sözcüklerin Anlam Farklılıklarını Ayırt Edebilmek: Sözcüklerin değişik anlamlarının olması ve her anlamını bilmemiz etkili okumada önemli bir engelleyici rol oynar. Sözcüklerin değişik anlamı, cümledeki diğer sözcüklere ve kullanıldıkları yere bağlı olarak değişir. Örneğin, “yüz” sözcüğü cümlenin gelişine göre çok değişik anlamlarda kullanılabilir. “Sınavdan yüz aldım” cümlesiyle, “Elimi yüzümü yıkadım..” Cümlesindeki “yüz” farklı anlamlarda kullanılmıştır.

Sözcük başka başka anlamlarda kullanıldığı zaman okuyucunun anlamla ilgili diğer sözcüklerle olan ilişkiyi yakalayabilmesi için bir çaba harcaması gerekir. Eğer bu ilişki kurulamazsa cümleyi anlamadan geçmesi söz konusu olur ki bu giderek paragrafı anlaşılmaz kılabilir. Bu durum daha çok bilimsel ve teknik metinlerde karşımıza çıkabilir. Böyle durumlarda yapmanız gereken okumanızı yavaşlatıp, bu sözcüklerin önceki ve sonraki cümlelerine dikkatle bakarak, sözcüğün buradaki özel anlamını çıkarmanızdır. Değişir anlamları bulunan bu tür sözcükleri ancak yerinde ve bolca kullanarak kavrayabilirsiniz.

Sözcük Dağarcığını Zenginleştirmek İçin İzlenecek Adımlar: Sözcük dağarcığını zenginleştirmek çok ve değişik alanlarda okumalar yapmakla sağlanabilir. Bunun için şöyle bir yol izlemeliyiz.

  • Anlamı sizce açık olmayan bir sözcük ile ilk kez karşılaştığınızda, mutlaka bu sözcüğün anlamını sözcükten bulun.
  • Bu sözcüğün hangi çeşit cümle içinde kullanıldığını, günlük kullanımda bu sözcüğe yakın sözcüklerin neler olduğunu dikkatlice inceleyin.
  • Anlamını öğrendiğiniz bu sözcüğü yeri geldiğinde yazılı rapor ve metinlerinizde, mektuplarınızda ve karşılıklı konuşmalarınızda kullanmaya çaba harcayın.
  • Sözcük öğrenmeye gereksinim duymanız için hızlı okuyun. Çünkü hızlı okuduğunuzda çok ve değişik alanlarda kısa sürede okuma fırsatına sahip olacak böylelikle değişik metinlerde ilk kez gördüğünüz sözcüklerin anlamını öğrenmek için güdülenmiş olacaksınız. Çok okuyun, yeni şeyler öğrenmeye ilgi duyun ve gerektiğinde sözlüğe başvurmaktan kaçınmayın.
  • Sözcük dağarcığınızın mevcut düzeyini saptayın. Böylece hangi alanlarda daha zengin bir dağarcığa sahip olduğunuzu, hangi alanlarda sözcük dağarcığınızı zenginleştirmenize gerek olduğunu görebilirsiniz. Bu bölümün sonunda sözcük dağarcığınızın mevcut düzeyini saptayabilmeniz için bir alıştırma verilmiştir.
  • Söz dağarcığınızı zenginleştirmenin bir yolu da bol bol değişik gazete ve dergilerin bulmacalarını çözmenizdir. Bu çalışma için başlangıçta zorlansanız da anlamını bildiğiniz sözcükler artıp, bulmacalarda başarı kazandıkça çalışmalar daha keyifli hâle gelecektir.
  • Söz dağarcığınızı zenginleştirmek için sözcükleri biçimleri ile kavramaya ve sözcüğün cümle içindeki diğer sözcüklerle ilişkisine göre değişen anlamlarını öğrenmeye çaba harcayınız.

Kavrama ve Sezme Yeteneği

Görme yeteneği, anlama görme ve zihin yeteneklerinin bir sentezi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu yazılı bir sözcüğü görür görmez tahmin ediyor, tamam olmayan profilini ve diğer özelliklerini tamamlıyor, böylece görüşümüzü kontrol etmiş oluyoruz. Şimdi size çok karışıkmış gibi gelen okuma sürecinin bir başka özelliğinden söz edeceğiz.

Daha önceden de belirttiğimiz gibi okuma, harflerin ve seslerin belirlenerek tanınmazı işlemidir. Ancak, sadece görmek yeterli değildir, aynı zamanda birini diğerinden ayırt etmek de gerekmektedir. Yazmak ise, bir metnin bellekte kalmasıdır. Bu nedenle yazma, iki önemli faktöre dayanmaktadır. Bunlardan birincisi dil bilgisi, ikincisi ise sözcükleri birleştirmede kullanılan bağlama kurallarıdır. Oysa okumak, soyut ve göze dayalı olarak anlamlar üretmektedir. Bu üretimde sözcüklerin doğru seçimi, sözcüklerin anlamları, tip yapıları gibi durumlar sizin bu durumlara ilişkin farkındalığınızı belirlemektedir.

Beyne gelen bilgilerin ayrıntıları tam olmazsa, ya da eksiklikler olsa da beyin bunları kendinde olan şablonlara göre bütüne tamamlar. Örneğin, doldurulmak üzere boşluklar bırakılarak hazırlanmış olan sınavlar beynin bu özelliğini yansıtır.

Kavrama ve sezme yeteneği dediğimiz bu anlam üretimini geliştirmekle, cümleleri ve paragraflardaki ana düşünceleri daha kolaylıkla yakalayabilirsiniz. Şimdi yapacağınız 3 alıştırmada, okurken eksik bırakılan sözcükleri cümlenin gelişinden, eksik bırakılan sözcüğü izleyen sözcüklerden tahmin etmeye çalışın.